Türkiye’ yeni bir “askerî güvenlik değerlendirmesi” yapmalı

Hamas’ın 7 Ekim 2023’de başlattığı “Aksa Tufanı” operasyonuna, İsrail yoğun hava saldırıları içeren “Demir Kılıç” harekâtı ile karşılık vermektedir. Bölgede silahlı çatışmalar halen yoğun olarak devam etmektedir.

Yayın: 19 Ekim 2023 - Perşembe - Güncelleme: 19.10.2023 19:21:00
Editör -
Okuma Süresi: 6 dk.
401 okunma
Google News

 17 Ekim 2023’de, Gazze’de Al-Ahli Arap hastanesi vurulmuş ve en az 500 kişinin hayatını kaybettiği açıklanmıştır. İsrail’in yakın zamanda Gazze bölgesine yönelik bir “kara harekâtına” girişeceği açık kaynaklarda yer almaktadır.

Hamas-İsrail çatışmasının detaylarına geçmeden önce, bu çatışma ile birlikte, Türkiye’nin etrafındaki askeri çatışmalar, riskler ve belirsizlikler daha da artmıştır. Rusya-Ukrayna Savaşı, Karabağ Savaşı, Irak ve Suriye’de İç Savaşlar ve bu bölgede Akdeniz erişimli bir “Terör Koridor Devletçiği” oluşturma gayretleri, Ege’de Yunanistan’ın 22 adamızı işgal etmesi, 13 milyon sığınmacı ve kaçağın oluşturduğu güvenlik, demografi, sosyal ve ekonomi sorunları, bölgemizdeki terör örgütlerinin (PKK/YPG, FETÖ, IŞİD, DHKP vd.) oluşturduğu riskler ile ABD ve Rusya’nın bölgedeki askeri tertiplenmesi dikkate alındığında;

  • Türkiye’nin yeni bir “askerî güvenlik değerlendirmesi” yapması,
  • İhtiyaç duyulan asker sayısını yeniden hesaplaması,
  • Ulusal güvenlik ihtiyaçları kapsamında, askerî istihbarat sistemini geliştirmesi,
  • Türk askerinin geleneksel disiplin ve moralini yüksek tutacak bir Personel Yönetim Sistemi kurulması,
  • Askeri Sağlık ve Yargı sistemini yeniden kurması,
  • Sınırlarda tam kontrolü sağlaması konuları öncelikli ve acil ihtiyaçlar olarak görülmektedir.

Diğer yanda, Hamas-İsrail çatışmasında, taraflardan Hamas, İsrail’in yok edilmesini amaçlayan ve ateşkes talepleri gibi zorunluluk halleri hariç İsrail ile temas kurmayan bir anlayıştadır. İsrail yönetimi de benzer radikal anlayışla, uzun yıllardır abluka altında tuttuğu Gazze’ye, askerî operasyonla birlikte elektrik, su, gıda ve ilaç gibi insani ihtiyaçların erişimini de kestiğini açıklamıştır.

İsrail’in bu tutumunun artık Gazze’yi boşaltmak, sivil halkı bölgeden uzaklaştırmak ve kalanları topluca imha etmek amacına yönelik olduğu düşünülmektedir. Karşılıklı olarak Çatışma Hukukunun (1949 Cenevre Sözleşmesi) yok sayıldığı mevcut angajmanda maalesef sivil halk da hedef olmakta ve taraflar büyük kayıplar vermektedir. Son olarak, 17 Ekim 2023’de, Gazze’de Al-Ahli Arap Hastanesinin, Cenevre Konvansiyonu ve daha da önemlisi insan vicdanına sığmayacak şekilde acımasızca vurulması, bölgedeki çatışmaların en kritik gelişmesi olmuştur. Hastanede tedavi altındaki hasta ve yaralılara ilave olarak, güvenli olduğu düşüncesiyle hastane bahçesine sığınan yüzlerce masum sivilin vahşice katledilmesi; insanlık değerlerinin, vicdanın ve hukukunun, siyasi hırslara ve gözü dönmüş bir vandallığa teslim olduğunu göstermektedir.

Çatışmaların başında, İsrail Savunma Bakanının, hedef ve hukuk tanımadan saldıracaklarını beyan etmesi, hedef aldıklarını Filistinlilerin insan değil hayvan olduğunu ifade eden beyanları, artık devlet ciddiyeti ve hukuki sorumluluğun yerini vahşi bir kibir ve acımasızlık ile şekillenmiş terör çetesine devrettiğini işaret etmektedir. İsrail’in daha önce de hastaneleri hedef almış olması, bu düşünceyi doğrulamaktadır.

Bu noktada ifade etmek gerekir ki; İsrail’i bu sapkın yola sevk eden güç, sadece teknolojik yetenekleri veya silahlı kuvvetlerinin donanımı değildir. Uzun yıllardır başta ABD olmak üzere, Batı’dan aldığı siyasi destek, İsrail’de devlet aklını yok etmiş ve şımarıkça her yere saldırma cesareti vermiştir.

Gelinen aşamada, İsrail’in bir yanda Batı Şeria’da kanser hücreleri gibi çevreye yayılan Yahudi yerleşimlerini teşvik etmesi ve şimdi Hamas’ı yok etme bahanesi ile Gazze’yi önce ikiye bölüp, sonra içindeki nüfusu boşaltarak ilhak etme girişimi, bölge güvenliği için çok büyük tehdit ve riskler oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle; Ortadoğu’da süregelen mezhepsel bölünmeler, etnik ayrışmalar, silahlı çatışmalar ve yıkıcı siyasi rekabet ortamında alevlenen Hamas-İsrail çatışması, jeopolitik fay hatlarını tetikleyerek, savaşın kontrolsüzce bölge ülkelerine yayılmasına neden olabilir.

Bu süreçte, Gazze’nin boşaltılması ve muhtemel bir kitlesel göç, yeni acılar ve büyük sorunlar doğuracaktır. İsrail’in ilk kurulduğu 1948’den beri, kitlesel göçü bir silah gibi kullandığı bilinmektedir. Bir yanda Filistin halkı kendi vatanından sürülürken, diğer yanda Dünyanın her yanından Museviler aynı topraklara davet edilerek İsrail kurulmuş, Filistin çökertilmiştir. Şimdi aynı oyun Gazze’de sahnelenmeye çalışılmaktadır. Gazze nüfusunun boşaltılması, Gazze’nin kaybı anlamına gelecektir. Hele Gazze’den boşaltılacak Filistinlilerin geçici amaçla bile olsa, Türkiye’ye kabulü, Filistin davasına tarihsel ihanet, İsrail Siyonizmine büyük hizmet anlamına gelecektir.

Sonuç olarak; anılan riskler ve bu risklerin başta Türkiye olmak üzere, bölge üzerinde oluşturabileceği tehditler dikkate alındığında, acilen aşağıda belirtilen tedbirlerin alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır:

  • Çatışmalar daha fazla büyümeden ve daha fazla masum sivil hayatını kaybetmeden, taraflar acil bir “ateşkes” için ikna edilmelidir,
  • Ateşkes süreci, Birleşmiş Milletler Teşkilatı gözetiminde, bölge ülkelerinden oluşan ve Türkiye’nin de yer aldığı bir komisyonca yürütülmelidir,
  • Bölgede acilen ihtiyaç duyulan ilaç, gıda, su, elektrik gibi temel insani ihtiyaçların karşılanması için sistemli bir çalışma başlatılmalıdır,
  • Bölgede yeni bir göç hareketi katiyen yaşanmamalıdır,
  • Nihai çözüm için, 1967 sınırları esas olmak üzere; bağımsız bir “Filistin Devleti” kurulması ve Filistin Devletinin “İsrail’in yaşam hakkını” kabul etmesi gerekmektedir. Uzun yıllardır çatışan tarafların artık bu uzlaşı noktasına gelmeyi kabul etmeleri, bölgede birlikte yaşadıkları diğer uluslara karşı da bir sorumluluk ve gereklilik halini almıştır.
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.